“KARANTİNA GÜNLƏRİM…” -NİSA EYLÜL GÜNAY TÜRKİYƏDƏN YAZIR…

Müstəqil.AZ türkiyəli jurnalist,yazar Cahit Günayın qızı Nisa Eylül Günayın “23 aprel uşaqların bayramı”münasibətilə yazdığı yazısını təqdim edir:

 

Cahit Günay:

Bu hafta ; 23 Nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı münasebeti ile 11 yaşında ki orta okul öğrencisi kızım Nisa EYLÜL Günay’ın “Karantina günlerim” adlı yazısından bir bölüm yazarak köşemi onunla paylaşmak istiyorum.

  

KARANTİNA GÜNLeRİM

Aslında bu günlerde bir masal yazma arzusu içerisinde idim. Ama yaşadığımız günler bunu biraz zorluyor gibi, çünkü herkesin aklını meşgul eden konu benimde aklımı fazlası ile meşgul ediyor;

    Corona;

   Günlerce sessizliğe bürünmüş şehir ve evimizin de içerisinde bulunduğu lojmanlar bile galiba bizleri özledi. Biz çıkamıyoruz belki de alıştık bu duruma ama bugün farklı, çok üzülüyorum çünkü Atamızın bizlere hediye edip emanet ettiği dünya çocuklarının tek bayramı olma özelliği taşıyan 23 Nisan,  gününü, yani Bayramı dışarı çıkıp koşup, oynayıp, eğlenerek geçirmek isterdim. Bu defa olmadı.  Annem ve babamın bizlere bu eksikliği hissettirmemek adına evin her bir yerini bayraklar, Atatürk resimleri, balonlar ile süsledi, olsun yine de mutlu değilim galiba bu sıralar en çokta coronaya kızıyorum. Akşam oluncaya kadar ev bayram yerimi, yoksa matem yerimi idi kafam karma karışık. Saat 21.00’e yaklaştığında dışarıda süzülerek evimizin içlerine kadar giren yoğun İstiklal marşı belki de bizleri mutlu etmeye yetti, hemen ben, annem, babam ve evimizin küçük bireyi Kayra önceden süslediğimiz balkona koşarak balkonda ki asılı bütün Türk bayraklarını ellerimize alarak yüksek sesle İstiklal marşımıza eşlik ettik, aslında bütün dünya çocukları adına, çocukça bir umut olsun diye, bütün dünya bayraklarını o bölgenin çocukları adına balkonumuzda sallamak isterdim, ama evimizde sadece farklı Türk bayraklar vardı. Okuduğumuz İstiklal Marşı ve ardından havai fişeklere bürünmüş gösteri bir anda olsa gülümsememizi sağladı. Evet, eğlenmiştim evi süslerken, havai fişek patlamalarını izlerken ve İstiklal Marşı’mızı okurken. Ama corona hala var ve hala kızgınlığımın sebebi…

    Evdeyiz, evdeyiz, yine evdeyiz… Corona her geçen gün daha çok can acıtarak insanları etkisi altına almaya devam ediyor. Bir sürü can kaybı oluyor. Babamın bana devamlı öğüt olarak sunduğu; her kötü şeyin mutlaka karşıdan bakıldığında bir güzel yanı vardır öğüdü, galiba bizlere bu günlerin özgürlüğün ne kadar da önemli olduğunu öğretiyordu ; o kadar can kaybı olabilir, günlerce ölenler daha çok artmış olabilir ama iyileşenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Evet, belki babamla aynı fikirdeyizdir. Bu iyiye işaret olabilirdi! Günlerce aşı, ilaç ve çare üretilmeye çalışılıyor, en azından bir başarma arzusu içerisinde çabalanıyor.  Ama hala üzgünüz ve evden çıkamıyoruz. Yine de içimizde bir umut var. Hani derler ya “Tek Vatan Tek Yürek” diye, tam da onun gibiyiz bu aralar.

     Corona can almaya devam ettikçe, evde kalmanın stresi de gün geçtikçe büyüyor evet yasaklar belki de dışarı çıkmaları mızı engelliyor ama biz bunu kendimiz ve karşımızdakiler için yapmalıyız. Yurt dışından gelen korkunç görüntüler endişeye sürüklüyor. “Acaba Türkiye’de de bunlar yani bu görüntüler var mı veya bu görüntüler ortaya çıkar mı?” aklımda bir sürü soru. Ama devletimizin özel uçaklar ile yurt dışında ki vatandaşlarımızı ve hastalarımızı getirip aileleriyle buluşturması ayrı bir mutluluk olarak bende umuda dönüşüyor.

     Corona denilen kabusunun ne zaman biteceği sorusuna verilecek bir bilgi yok. Bu coronaya aşı üretilemezse, virüs bitse bile mutasyona uğrayarak tekrardan yayılacağı söyleniyor. İnsanlığın kurtulabilmesi için aşının bulunması şart İnşallah bulunur.

NİSA EYLÜL GÜNAY (TÜRKİYE)

 

Share: