“Bizim köyde sevgi umman kadardı…”-Yunus Kara qardaş Türkiyədən yazır…

 
BIRAKMADI AŞK BENİ
Yunus Kara
Her gönülden bin sevdayı gül ile,
Derdim yine bırakmadı aşk beni.
Hamsın diye koymadılar dergâha,
Erdim yine bırakmadı aşk beni.
 
Zümrüdüanka’yla tutup el ele,
Çıkıverdim âzâd adlı sefere.
Masallardan örtü yapıp her yere
Serdim yine bırakmadı aşk beni.
 
İlhamı ben verdim neyzene neye,
Kurtuluş Mevlana, Şems’tedir diye,
Bin bir günden sonra başka Çile’ye,
Girdim yine bırakmadı aşk beni.
 
Siliverdim sevda yazan yerimi,
Kimi sır der,kara büyü der kimi,
Nesîmîyim her çıplağa derimi,
Verdim yine bırakmadı aşk beni.
    BİZİM MEMLEKET
 
Memleket bilirim gözlerden uzak,
Hilâli başka güzel yıldızları parlak.
Güneş arkasında iz bırakarak;
Bir kızıl bahçeden ufka dalardı,
Bizim köyde yıllar bir an kadardı.
 
Aşkın odu ile kaynardı aşı,
Çok uzun olurdu bitmezdi kışı,
Duvağa benzerdi dağların başı;
Her dağın içinde dünya vardı,
Bizim köyde dağlar cihan kadarı.
Vefa idi ismi soyadı toprak,
Çiçekler daha renkli kuşları şakrak,
Doğduğu gözeye küsmezdi ırmak;
Toprak nefes alır yaprak duyardı,
Bizim köyde her taş vatan kadardı.
Nevruzu bilirdik mart dokuzuydu,
Gurbet yüreklerde onmaz sızıydı,
Dualar adaklar tadı tuzuydu;
Her türbe başında bir mum yanardı,
Bizim köyde mumlar Çolpan kadardı.
 
Misafir odası vardı her evde,
Ortak olunurdu en küçük derde.
Hayır aranırdı her türlü şerde;
Sofra kurulunca bin kul doyardı,
Bizim köyde sevgi umman kadardı.
 
“Kışla” han bilinir, yiğit yolcuydu,
Yedi felek birden hasret burcuydu.
Vatanı beklemek namus borcuydu;
Analar, gelinler şafak sayardı,
Bizim köyde gurbet Fizan kadardı.
 
Bahara bağlayıp en son güzünü,
Gözlerde arardık hasret izini,
Pelesenk eyleyip ecdat sözünü;
Yürekler kabarır meşkle dolardı,
Bizim köyde her söz destan kadardı.
 
Bizim köy Türkiye, Anadolu’ydu,
Pir Sultan, Mevlana, Yunus yoluydu,
Tokat’tı, Niksar’dı; belki Bolu’ydu;
Bizim köy vatandı; anaydı yardı,
Bizim köyde insan, insan kadardı.
         ÇANAKKALE
Dün gece üç çığ koptu kara donlu üç dağdan,
Demir atlar fırladı haç kokulu mezardan.
Çıkıp geldiler yine karanlık Ortaçağ’dan;
Taşları bombalayıp toprağımı vurdular,
Ateş dilli yılanlar ateşle kavurdular.
Hilal’i yakmak için,
Öksüz bırakmak için,
Zehir olup yıldızın
İçine akmak için.
 
Silahları kuşanıp binlerce yıllık kinle,
Bir ordu kurmuşlar ki; Haçla, İncille, dinle.
Bir daha saldırdılar bire karşı yüz binle…
Denizleri doldurup düzleyerek dağları,
Ecel gibi geldiler ölüm oldu adları.
İsa’nın dini için
Papa’nın kini için
Kanı şarap bildiler
Vaftiz ayini için.
 
Arza baş kılmak için belki de Londra’yı,
Güneşe tuzak kurup zehirlediler Ay’ı,
Vatikan’ın diktiği kor ateşten hırkayı;
Bedenime giydirip yüreğimi yaktılar,
Ellerinde fermanım kapımdaydı Haçlılar.
Can için canan için,
Bir kutlu zaman için,
Yağmur olma vaktidir
Şu yanan vatan için.
Aşksızlığın elinden yollara düşen ordu,
Adaleti bilmeden arzı bölüşen ordu,
Şeytanın yaveriyle her gün görüşen ordu;
Topla tüfekle değil sevda ile vuruldu,
İman dolu sineyle aşk ile durduruldu.
Şehit için sağ için,
Kurulan otağ için,
Haddini bildir yine
Kapattığın çağ için.
Yaraşır olmak için kahraman ecdadına,
Bugün yine el açtı Rahmet ve Rahmanına.
Son defa nazar kılıp candan özge canına.
Allah Allah sesiyle hücuma kalktı ordu,
Peygamberin izinden cennete aktı ordu.
Namus için ar için,
Vatan için yar için,
Seve seve öldüler,
Yok denilen “var” için.
Tarih tekerrür etti Ergenekon dün gibi,
Eridi demir dağlar tükenen sürgün gibi,
Zafer müyesser oldu aydınlandı gün gibi.
Bir hudut çizildi ki toptan tüfekten kandan,
Harcı cesaret idi taşlarıysa insandan.
Para için pul için,
Kula tapan kul için,
Şimdi hesap vaktidir,
Tutulan akıl için.
 
Sen feyzini alarak Atila’dan Mete’den,
Sarayları devirip ülkeleri fetheden;
O ruhun yaşadığı son kalesin son beden.
Ecdadının eliyle süngünü bile bugün,
Savaşmak ölmek demek şehitlik dile bu gün.
Horon için bar için,
Zirvelerde kar için,
Yeniden doğrul artık
Türk’teki vakar için.
 
Sargıyeri vurulmuş; İzmir ağlar Van ağlar,
Kilitbahir’de hüzün Çimenlik’te figân var.
Bir avuç toprak için tükenmiş koca dağlar;
Toprağın çektiğini bir tek onlar ki anlar;
Postalında vatanın kalp sesini duyanlar.
Siyah için al için,
En parlak şafak için,
Bin defa ölmek gerek
Şu şanlı bayrak için,
Mübarek toprak için.
 
 
YUNUS KARA
Share: